7. Ulusal Çağdaş Siyaset Felsefesi Sempozyumu
EĞİTİM, ADALET ve YOKSULLUK
Bir toplumun her bireyini demokratik ve adil bir düzenin var olması ve sürdürülebilmesi için gerekli olan bilgi, değer, beceri ve tavırla donatma kapasitesine sahip olan eğitim, eğer amaçlarını ağırlıklı olarak ekonomik çıktılar üzerine kuracak olursa varılacak sonuçların neler olabileceği günümüz koşullarında açıkça görülmektedir.
Belirli bir ekonomi ve siyaset teorisinin toplumsal işleyişin arkasındaki düşünüş üzerinde uzun zamandır kurduğu hakimiyet, buna uygun şekilde izlenen politikalar ve neticesinde politika yapıcıların vatandaşın değil özel sektörün haklarının güvencesi olarak işler hale gelmesi gibi durumlar günümüz demokrasilerinde toplumsal kurumlara güvenin azalması, eşitsizliklerin doğal sonuçlar olarak algılanması, toplumsal aidiyetin zedelenmesi ve demokratik değerlerin önemsizleşmesi gibi problemlere neden olmuştur. Buna paralel olarak ucuz işgücü talebinin eğitim sürecinde bir kesintiye neden olduğu günümüzde okulda olması gerekirken meslek edindirme aldatmacasıyla atölyelerde, fabrikalarda çalışmaya mahkum edilen çocukların sermayenin kendini sürdürülebilir kılma araçlarından biri haline getirildikleri görmezden gelinemeyecek bir gerçeklik olarak ortadadır.
Bu bağlamda, temel insan haklarından biri olan eğitimin kar amaçlı bir sektör haline getirilmesi, nitelikli eğitimin satın alınan bir metaya dönüştürülmesi, eğitimin topluma adil ve demokratik vatandaşlar yetiştirmek için kullanılması yerine girdi-çıktı, kar-zarar hesabı yatırımcılar yetiştirmek için kullanılması telafisi zor toplumsal sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Nitelikli eğitime bağlı toplumsal kazanımların satın alma gücüne bağlanması toplumsal ayrışmayı ve bunun sonucu olarak da toplumsal eşitsizliği derinleştirmektedir. Bu durum toplumun küçük bir bölümünün refah seviyesinin yükselmesine, büyük bir bölümünün ise yoksulluk kısır döngüsüne girmesine neden olmaktadır.
Eğitimde özelleştirmenin yanında barınma, sağlık ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarla ilgili kaynaklara erişimde eşitsizlik ve adaletsizlik söz konusu kısır döngünün diğer bileşenleridir. Eğitimin (kısmen) ücretsiz olması diğer faktörlerin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmamaktadır. Bunların yanında, yoksulluğun yalnızca finansal kaynakların yetersizliğiyle ilgili olup olmadığı meselesi konunun bir başka yüzüdür. Sınıfsal olduğu kadar etnik, dini ve toplumsal cinsiyet gibi farklılıklardan kaynaklanan adaletsizlikler eğitim sürecinin en temel bileşeni olarak görülmediği sürece demokratik yurttaşlık bilincinin gelişemeyeceği açıktır.
Sonuç olarak, eğitim adil ve demokratik bir düzenin oluşturulması ve sürdürülmesine katkı yapmaktan çok, giderek artan bir toplumsal ayrışma ve yoksullaşmanın aracı olarak işlemektedir. Bu nedenle, eğitimin toplumları şekillendirici etkisinin öneminin daha fazla hissedildiği günümüz koşullarında adil bir toplum idealini yoksulluk ve eğitim odağında bir kez daha tartışmaya açıyoruz.
Bu doğrultuda Toplum ve Siyaset Felsefesi Derneği ve Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitimin Felsefi, Sosyal ve Tarihi Temelleri Anabilim Dalı işbirliğiyle “Eğitim, Adalet ve Yoksulluk” temalı sempozyum 26-27 Mayıs 2022 tarihlerinde gerçekleştirilecektir. Sempozyumun teması disiplinlerarası tartışmalara açıktır. Bu kapsamda Eğitim, Felsefe, Hukuk, Siyaset Bilimi, Sosyoloji, Psikoloji, Uluslararası İlişkiler ve Sosyal ve Beşeri Bilimler alanlarından katılımlar değerlendirilmeye alınacaktır.
Additional Details
Etkinlik Ülkesi - TÜRKİYE